13 Nisan 2021 Salı

Being an AuPair in USA / Amerika'da AuPair Olmak III


Vize Görüşmesi


    Onları da bu derde ortak etmek için ailenizle beraber gideceğiniz yüksek güvenlikli mekan; ABD KONSOLOSLUĞU!!!!!
    
    DA DA DANNNNNNNNNNNNN!

    Eğer gideceğiniz konsolosluk size çok uzaksa (başka bir şehirdeyse mesela) lütfen maillerinizi 5-10 kez kontrol ediniz. Çünkü ben etmedim...



    Aileyi buldunuz, bir de üstüne eşleştiniz. Her şey güzel. 

    Sırada, Amerika vize görüşmesi var!

    Şirket sizin için bir tarih ve saat ayarlıyor. Mesela diyelim ki 21 Temmuz 14:30. (Aradan neredeyse 2 sene geçtiği için vize görüşme tarihimi net olarak hatırlayamıyorum.) Görüşmeden bir saat önce orada olacakmış gibi plan yapmalısınız. Dünyanın bin türlü hali var. Geç kalmaktansa erken gitmek daha iyidir. Size götürmeniz gerektiği söylenen bütün belgeleri yanınıza alın. Evden çıkmadan önce birkaç kez kontrol etmeyi de ihmal etmeyin.

    Şimdi asıl uyarım geliyor... MAİLLERİNİZİ KONTROL EDİN. Çünkü bazen size verilen randevu saati konsolosluk tarafından değiştirilebiliyor(muş).  Ben de bilmiyordum. Öğrenmiş oldum.



    21 Temmuz'da, randevu saatimden bir saat önce, İstanbul ABD Konsolosluğu karşısındaki cafede yerimi almıştım. Bomba gibiydim. Bana sorulması muhtemel soruları yutmuştum. Eşyalarımı anneme bıraktım ve vize görüşmem için sıraya girdim. Güvenliğe geldim. 

    Ama o da ne? Bana verilen kod bir türlü sistem tarafından okunmuyordu. Kulaklarımın kızardığını hissediyordum. Çünkü güvenlik randevu bilgilerimi bulamıyordu ve ben de randevumun o saatte ve tarihte olduğunu iddia ediyordum. Bu iddialaşma birkaç dakika daha devam etti ve en nihayetinde randevu tarihimin geçmiş olduğu anlaşıldı. 

    Nasıl mı? Sistem 21 Temmuz'dan önce randevum için bir boşluk bulmuş ama ANKARA'da. Bununla ilgili bana mail gelmiş ve ben onu görmemişim. 

    Hem görsem de sanki yarım saatlik mesafe... Yine gidemezdim zaten.

    Olayın şokunu atlatır atlatmaz yarı ağlar bir ses tonuyla şirketimi aramıştım ve durumu açıklamıştım. Tekrar ödeme yapmam gerekmeden bana yeni bir randevu ayarlamışlardı. 

    


    İkinci randevuma tek başıma gittim. (Çünkü konsolosluk karşısındaki cafelere eşyalarınızı bırakabiliyorsunuz.) Bu sefer neredeyse hiç heyecanlı değildim. Eh, alışmış kudurmuştan beterdir. 

    Randevu saatim gelince güvenlikten sorunsuz bir şekilde geçtim. Vize görüşmem yaklaşık 5 dakika sürdü ve çok kolay bir şekilde vizemi aldım. Hiçbir sorunla veya absürt soruyla karşılaşmadım. Görevli gayet sakindi ve çok açık bir İngilizce ile konuşuyordu. 

    "Daha önce çalıştın mı?" "Neden Amerika'ya gitmek istiyorsun?" "AuPair programı nedir?" "Gideceğin aile ne iş yapıyor?" "Çocukların isimleri ve yaşları neler?" "Gideceğin evin adresi nedir?" 

    Gayet basit ve gelmesi kuvvetle muhtemel sorulardı. Bu nedenle vize görüşmem oldukça kolay ve başarılı geçmişti. 

    O güne dair hatırladığım en net şey ilk hissim. "Tamam." demiştim. "Oldu bu iş, gidiyorum."



Çanta Hazırlamak


    Bu konuda uzun uzun yazmama gerek yok sanıyorum. Verebileceğim en büyük tavsiye gideceğiniz ilk iki mevsime göre eşya götürmek. Sonraki iki mevsim için Amerika'dan da ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz. 

    İki bavul ve bir el çantası hakkınız oluyor. Ben bavulumu Eylül'de geliyor olduğum için sonbahar ve kışa göre doldurmuştum. Yazlık pek bir şey almamıştım. Hatta yarı yılda 2 haftalık tatil hakkımı Türkiye'ye gitmek için kullanırım, bıraktığım eşyalarımı da almış olurum diyordum ama öyle olmadı malesef. Tüm dünya bir gavur virüsün pençesine düştü... 

   

    Bir başka tavsiyem para biriktirmek isteyen kızlarımız için; roll-on, ağda ve deodorantlarınızı Türkiye'den alın. Amerika'da bu tarz ürünler biraz tuzlu olabiliyor. Ben neredeyse yarım yıllık kişisel bakım ürünümü Türkiye'den getirmiştim ve o tarz şeylere burada hiç para harcamamıştım.

    Ancak tabi ki seçim sizin! Belki getirmek istediğiniz, vazgeçemeyeceğiniz çok fazla kıyafetiniz vardır ve deodorantlarla bavulunuzu doldurmak istemiyorsunuzdur. Of course, why not.

    Unutmayın! Ne kadar ağır bir bavul getirirseniz getirin, onu taşıyacak olan SİZSİNİZ. Benim iki koca bavulum, laptop ve sırt çantamla pek güzel anılarım olmadı... 


Oryantasyon

    Herkesin ilk durağı; NEW YORK! 

    AuPair olarak Amerika'nın herhangi bir eyaletine gidecek her kız, önce New York'taki oryantasyona katılır. 


    Benim şirketim EurAuPair oryantasyonu West Side YMCA'de, Central Park'ın hemen dibinde organize etmişti. Konum mükemmeldi. Times Square, Central Park, Rockefeller ve daha nicesi hemen yürüme mesafesinde! Amerika rüyasının içine balıklama dalmak gibi bir şey!

    Oda konusunda da şanslıydım çünkü birçok aupair arkadaşımın aksine tek başıma kalıyordum. Manzaram da pek güzeldi. 






(Odamdan New York City manzarası)






    YMCA'in en kötü tarafı ortak kat banyoları ve duşların yarı transparan olması... 

    Konumu harika. 



    Oryantasyon haftasında bize sabah-öğle-akşam için yemek fişleri vermişlerdi. Bu sayede yemeğe çok para harcamamız gerekmemişti. Anlaşmalı oldukları restoran oldukça küçük ve şirindi. Müşteriler genelde yaşlılardan oluşuyordu ve ben ilk kez BACON ile orada tanışmıştım!

    Canım bacon... Güzel bacon...



    Oryantasyon bana çok şey kazandırdı mı? Ehh...

    Olmazsa olmaz mıydı? Ehh...

    Eğlendim mi? EVET.


    Bir şeyler öğrenmek açısından değil ama ortama ısınmak ve dünyanın her yerinden gelmiş olan aupairlerle kaynaşmak için mükemmel bir imkan; oryantasyon. Yapılan aktiviteler de oldukça eğlenceli geçmişti. (Yanınıza, oryantasyonda göstermek için, Türk bayrağı almayı unutmayınız!) Biz Türk grubu olarak 3 kişiydik. Buradan Esra ve Selin'e selamlar! 

    Brezilya grubu en kalabalık gruptu ve kendi ülkelerinden bize birkaç çeşit yiyecek getirmişlerdi. Sanırım en iyi ülke sunumu onlarınkiydi. 

   

    Not: Asla İngilizce seviyeniz için endişelenmeyin. Benim tanıdığım birçok Türk aupair buraya Beginner olarak geldi ve bir sene içinde de Upper-Intermediate seviyesine yükseldi.

    Çünkü başka şansımız yok. Ya İngilizce ya İngilizce. 






27 Ağustos 2019 Salı

Being an AuPair in USA / Amerika'da AuPair Olmak II

Being an AuPair 101

"Kendi Deneyimlerim" 


      Ben toplamda 3 aileyle görüştüm ve 3. görüştüğüm aileyle de eşleştim. Online oluşumdan son görüştüğüm aileyle eşleşene kadar geçen süreç yaklaşık 3 ay. Ama daha önce de belirttiğim gibi, bu süreç herkes için farklı. Belki de siz birkaç hafta içinde çok güzel bir aile bulacak ve hemen sonraki aşamaya geçeceksiniz. 

      Benim mesaj aldığım ilk aile Long Island'da yaşıyordu, NewYork'un güneydoğusunda. 

      Sabah saatleriydi ve ben EurAuPair sisteminden mail geldiğini görünce, tabiri caizse, delirmiştim. Çünkü yaklaşık bir aydır bekliyordum ve henüz hiç mesaj almamıştım. Benimle görüşmek istediklerini belirten ve ne zaman müsait olduğumu soran bir mesajdı. Aradaki saat farkını göz önünde bulundurarak (7 saat) bir aralık belirttim. Onlar da ertesi gün için meeting ayarladılar. Ayarladılar diyorum çünkü; biz sistem üzerinden mesajlaşıp tam saate karar verdikten sonra, telefonumda bulunan takvimde bir meeting etkinliği ile karşılaştım. Onlara ve bana göre görüşme saatleri, hangi linkle görüşmeye katılabileceğimi içeren bir etkinlik... Dürüst olmak gerekirse şaşırmıştım, daha analog bir şeyler bekliyordum sanırım. 

      Bu görüşme için "İş için Skype" indirmem gerekti. Ertesi gün, görüşme saatinden 1 saat önce hazırdım ve çok heyecanlıydım.  Arkaplanımın nasıl gözüktüğüne baktım, kamerada nasıl çıktığıma... Sağa doğru mu tutsam yoksa sola doğru mu? Arkadaki çiçeği biraz daha ileri mi çeksem? Bunları anlatıyorum çünkü yazının devamında, bu "endişeli ve materyalist halime" daha fazla değineceğim. 
      Tam dakikasında arama geldi! Söylemeliyim, dakik insanlar her zaman saygımı kazanır. Çünkü ben de her zaman, yaptığım her işte dakik olmaya özen gösteriyorum. Ben aşırı heyecanlı bir şekilde, yüzümde dev bir gülümsemeyle görüntülü aramayı açtım. Karşıma host-dad çıktı. Onun da yüzünde kocaman bir gülümseme vardı ve birbirimize "Merhaba, nasılsın?" dedikten sonra kendi sorularını sormaya başladı. Keşke bütün sorularını hatırlayabilseydim ama çok fazla soru sorduğunu garanti ederim. 

      "Neden AuPair olmak istiyorsun?", "Önceki deneyimlerin nedir?", "Neden Amerika?", "Hangi ülkelere gittin?", "Nerede okuyorsun?", "Hobilerin nedir?" ve daha birçoğu. Bunlar sadece hatırlayabildiklerim. Konuşmanın 10.dakikasında kameraya anne de girdi. Girdi ama omzunda bir bebekle... 😱 Ben sistemde "2 yaşından küçük çocuklara bakmak istemiyor." ibareli sınırlı sayıdaki AuPair'lerden biriydim. (Evet bunu seçme şansınız var.) 

      Eh, ne oldu şimdi? Neden benimle görüşmek istediniz? Hiç renk vermeden konuşmaya devam ettim. Ehliyetimi yeni almış olduğum için (sırf bu program için almıştım) bana araba konusunda kendime güvenip güvenmediğimi sordular. Ben de dedim ki "Türkiye'de araba kullanabilen herkes Amerika'da da rahatla kullanabilir". Orada çok katı trafik kuralları var. Bizlerse sinyalin ne olduğunu bilmeyen, yaya geçidinin tam olarak ne işe yaradığını anlayamamış insanlarla aynı trafiğin içindeyiz. Ben böyle söyleyince güldüler tabii. Görüşmede bir sıcaklık oldu. İtiraf etmeliyim, başından beri hep bir sıcaklık vardı. Eğer yeni bebek sahibi olmamış olsalar ve yarım düzinelik bir aile olmasalar (4 çocukları vardı) onlarla eşleşme ihtimalim çok yüksekti. Anne Avrupalı, baba Latin kökenliydi. Aile fotoğrafları katalogdan çıkmış gibiydi. Kendileri de oldukça sıcaktı. Ancak ben bebeği görür görmez kararımı vermiştim. Çünkü çocukların yaşları; 5 ay, 2.5, 4 ve 13. Bu kesinlikle benim altından kalkabileceğim bir aile değildi. 

      Tek bebek? Tamam. Diğer 3 çocuk? Tamam. Ama hepsi bir arada? Yo, hayır. 😐  
      Sordukları sorular arasından birini hiç unutmuyorum. Baba demişti ki "İçinde bulunduğumuz durumu anlaman açısından, eğer, sen çocukları okul sonrası aktiviteye götürürken arkada bebek ağlamaya başlarsa ne yaparsın?" Mavi ekran vermiştim. Gerçekten, bana 2 yıl kadar gelen ama aslında 1 saniyelik bir süre, gözlerimin önünde 404 Not Found belirdi. Sonra da "Siz ne yaparsanız onu yaparım, sizden öğrenmeliyim." demiştim. Baba da gülüp "Akıllıca." demişti. Eh, yani öyle soruya böyle cevap. 

      Biz 1 saatlik görüşmeyi bitirdikten ve ben telefonu elimden bıraktıktan sonra yere oturup "Lütfen bana olumlu dönüş yapmasınlar, beni sevmemiş olsunlar." demiştim. Bu kadar tatlı bir aileyi reddetmeyi başaramayacaktım çünkü. Ancak 20 dakika içinde anneden mail geldi. Bana bir aylık schedule'u atmış ve beni çok sevdiklerini söyleyip, aileleriyle ilgilenip ilgilenmediğimi sormuştu. Tek cümleyle aylık programlarını özetleyecek olursam; bu program için ahtapot olmak gerekir. 

      Annemle beraber oturup düşündükten sonra olumsuz dönüş yapmaya karar verdim. Açık ve net bir şekilde, özetle, dedim ki "Ben sizin aileniz için yeterli değilim." Evet, cidden söyledim bunu. Dikkat etmeniz gereken bir başka kısım da bu bence. Lütfen, her konuda aileye karşı dürüst olun. Çünkü söylenen her yalan bir şekilde ortaya çıkıyor. 

      Mailimi çok iyi karşıladılar. Açık sözlülüğümü, dürüstlüğümü takdir ettiklerini ve aile arayışımda başarılar dilediklerini içeren tatlı bir maille dönüş yaptılar. Böyle bir cevap alacağımı beklememiştim ve ciddi ciddi çok sevinmiştim. 



      İkinci aileyle, Eylül grubunda Amerika'ya beraber gidecek olduğum ve pek sevdiğim bir arkadaşım sayesinde görüştüm. (Eğer okursan, çok öpüyorum seni.) İlk olarak, bahsettiğim arkadaşıma mesaj atmışlardı ancak ailenin kedileri vardı ve arkadaşımın da kediye alerjisi. Eh, olmadı tabii. Şirketin de vesilesiyle bana yönlendirildiler. Anne bana hem sistem üzerinden yazdı hem de mail attı. Kendi ailelerini tanıtan, içinde birçok fotoğrafın bulunduğu bir dosya göndermişlerdi. 

      Bu dosyalar gerçekten çok işe yarıyor. İlk ailede olduğu gibi, kör bir kuyuya dalmayacaktım bu sefer. Bebek var mı yok mu, önceden haberim olacaktı. 😄

      Üç çocuklu bir aileydi ve Kuzey Karolina'da yaşıyorlardı. Çocuklar yaş olarak büyüktü. Bir ağabey ve erkek-kız ikizler. Hepsi okula gidiyorlar ve okul saati boyunca boşum, mükemmel.
      Yine hazırlandım, arkaplanıma oyuncaklı yatağımı koydum ve kamerada nasıl göründüğüme onlarca kez baktım. Sağda mı durmalıyım? Solda mı? Bu seferki görüşmem aile evimde değil, öğrenci evimde olacaktı çünkü. 

      Anneyle, normal Skype üzerinden, tam olarak karar verdiğimiz saatte görüşme yaptık. (Artı puan) Tatlı bir kadındı. Yaklaşık yarım saat konuştuk ve çok klasik sorular sordu. "Neden AuPair olmak istiyorum?", "Önceki tecrübelerim nelerdi?" vs. İlk görüşmemde olduğu gibi, aklımda net olarak kalan bir sorusu yok açıkçası. İlk aileye kıyasla çok daha net ve anlaşılır bir İngilizceyle konuştuğunu söyleyebilirim. Native-speaker olmadığımın bilincindeydi yani (Artı puan). Bana özel yatak odası ve banyo vereceklerdi(Artı puan). Önceki aileme bunları sormamıştım çünkü bebeği görür görmez kararımı vermiştim. 

      Yaklaşık yarım saat süren görüşmemiz biterken host-mom, bana ikinci görüşmeyi ne zaman yapabileceğimizi sordu. Ve birkaç gün sonrası, aynı saat için sözleştik. Sevinmiştim açıkçası çünkü aile kafama yatmıştı ve benimle ikinci görüşmeyi istiyorsa anne de aynı şekilde düşünüyor demekti. 

      Ancak ne oldu? NE OLDU? Bizim görüşmemizi unuttu. (Eksi 99999 puan) Önceki gece ailecek dışarı çıkmışlar, çok yorulmuşlar ve görüşmemiz tamamen aklından çıkmış. 😒 WHAT?! 

     Çok kötü hissettiğini, nasıl unuttuğunu anlayamadığını söyleyen, özür dilediği mailler attı ve yeni bir meeting günü belirlemek istedi. Bir insanın alabileceği en üst seviyede alttan aldım. Çünkü aile profili kafamdaki profile çok yakındı ve bir anda kestirip atmak istemedim. 
      
      Ancak "İyilik yap, denize at." demişler. İkinci görüşmemize bir gün kala, anne, başka bir AuPair'le eşleştiklerini, onunla benden önce görüşmüş olduklarını ve onu seçtiklerini söyleyen bir mail attı. Cevap vermedim. Çünkü madem böyle bir durum var, neden benimle ikinci görüşmeyi ayarlamıştı ki? 
      
      Ne kadar "Yok, ben ciddiye almıyorum. Olumsuz da dönüş yapabilirler tabii ki." deseniz de umut ediyorsunuz. Sistemden aldığınız her mesaj, potansiyel bir Amerika deneyimi çünkü. İster istemez ilk mesajdan itibaren umut ediyorsunuz. İkinci görüşmem "Böyle de olabilir, olumsuz dönüş de alabilirsiniz ve her şey mükemmel gitmeyebilir." konulu deneyimimdi. 

      

      Üçüncü aileyle mezuniyetime bir hafta kala tanıştım. Başlangıç hikayesi biraz paranormal. 
      
      Balo dönüşü arkadaşımın evinde kalmıştım ve gece rüyamda Ozman şirketinden birisinin bana bir kağıt verdiğini, yeni bir ailenin benimle görüşmeyi tercih ettiğini söylediklerini görmüştüm. Sabah genelde gözümü açar açmaz telefonuma bakarım. O sabah da öyle yaptım ve EurAuPair sisteminden gelmiş bir maili görünce de şok oldum. ŞOK OLDUM! 

      Şu an eşleşmiş olduğum ve çok sevdiğim host-mom'dan mesaj gelmişti! Bana telefon numarasını vermişti ve oradan konuşabileceğimizi söylemişti. Bu ilk defa oluyordu. Yani, ilk defa bir aile benimle telefon numarasını paylaşmıştı. Bu çok samimi bir hareket. Sistem duvarları olmadan iletişimde olmak... 

      Ben de hemen WhatsApp'tan yazdım tabii. New York'ta, Manhattan'a çok yakın bir yerde yaşıyorlardı. Yazışmak için ne zaman müsait olduğumu sordu. Ben de bir an texting olacağını düşündüm ve müsait olduğumu söyledim. 10-15 dakika konuşacağımızı söyledi. "Tabii ki" dedim ben de. 5 dakika sonra beni görüntülü aradı. GÖRÜNTÜLÜ ARADI! Yeni uyanmıştım, üzerimde pijama, saçımda rezalet bir topuz... Açtım tabii ki ve sevimli bir host-mom ile karşılaştım. Beni şirketteyken aramıştı. O kadar hızlı konuşuyordu ki söylediklerinin %20sini kaçırdığımı itiraf etmeliyim. Ama biriyle konuşurken bir sıcaklık hissedersiniz, tamamen olumlu olursunuz ya, işte tam olarak öyleydim. Bana sayısız soru sordu. Camdan manzarasını gösterdi. Daha önce 4 farklı AuPair'leri olduğundan, onlarla olan anılarından bahsetti. Nasıl birisi istediklerinden... Kendi odam ve banyom olacağından... Çocuklardan...

      Bizim 10 dakikalık konuşmamız 1.5 saat sürdü. Ve çok keyif alarak geçirdiğim bir 1.5 saatti. Görüntülü görüşmemiz bittikten sonra gün boyunca konuştuk ve bana ailesine ait bir sürü fotoğraf attı. Ben de balo fotoğraflarımı...  😆 

     Görüşmemizden sonra sistemdeki bütün dosyalarımı indirmişler. Host-mom beni eşiyle tanıştırmak istediğini söyledi ve ertesi gün için saat belirledik. Host-dad sert mizaçlı olmasına rağmen güzel konuşan birisi. İkinci görüntülü aramada önce anneyle sonra babayla sonra tekrar anneyle konuştum ve anne bana benimle ilgili rahat hissetiklerini, ben de öyle hissediyorsam eşleşmek istediklerini söyledi. Beynimde havai fişekler patladı. Gözümde kalpler çıktı. "Tabii ki" dedim. "Tabii ki ben de eşleşmek isterim." 

      Çünkü eğer birisi bana gelip nasıl bir aile istdeğimi sorsa ben tam olarak böyle bir aile tarif ederdim. Hepsi okula giden ve creative etkinliklerden hoşlanan çocuklar, sıcak ve eğitimli ebeveynler, kendi odamı ve banyomu sunacak bir ev... Genel tabloya baktığımda tek eksiğin bir evcil hayvan olduğunu görüyorum. Çok yaygın olmasına rağmen neden bakmadıklarını hiç sormadım. 

      Sonuç itibariyle, 3 ay içerisinde, içime çok sinen bir aileyle eşleşmiş oldum. Şirketteki arkadaşlarımın da aynı sonuçları elde etmesi beni çok sevindirdi. Yani, hepsinin gerçekten içlerine sinen ailelerle eşleşmiş olmaları... Çünkü burada kocaman bir 1 yıldan bahsediyoruz, birkaç hafta değil. Hangi eyaleti istediğiniz değil, hangi aileyle güzel bir yıl geçireceğiniz önemli. Kendim de yaşadığım için biliyorum, lütfen umutsuzluğa kapılmayın. Er ya da geç, bu işe başlarken aklınıza düşmüş aile profiliyle karşılaşacaksınız. 

      Eklemek istediğim son şey; görüşme öncesi hazırlıklarım... O kadar önem verdiğim, arkadaki çiçeğin açısına kadar düşündüğüm görüntülü aramalarım olumsuz sonuçlanırken yataktan kalkıp yaptığım görüşmemin olumlu sonuç vermesi... Bazen gerçekten akışına bırakmak gerekiyor.       


      Vize sürecimi ve bavula neler koyacağımı bir sonraki yazımda anlatacağım. 





Being an AuPair in USA / Amerika'da AuPair Olmak I


Giriş

       Herkese merhaba! Blogumu bir süredir aktif olarak kullanmıyordum. Ancak dahil olduğum programdaki deneyimlerimi paylaşmak, bu yollardan geçecek herkese yardımcı olmak amacıyla tekrar aktif olarak kullanmaya, fikirlerimi yazmaya karar verdim.
       Ben 22 yaşındayım, Haziran 2019'da, Dokuz Eylül Üniversitesi İngilizce Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldum. Eylül'de AuPair olarak Amerika'ya gideceğim. Bugüne kadar ne yaşadım, bundan sonra ne yaşayacağım; hepsini paylaşacağım. 

AuPair Nedir? 

       AuPair kelime anlamı olarak "anne yardımcısı" demek. Genel olarak baktığımızda bir kültürel değişim programı olduğunu söyleyebiliriz. Buradaki asıl olay; AuPair ve ailenin kültürlerinin birbiriyle etkileşime geçmesi.
       Farklı bir ülkede yaşayan, farklı bir kültüre sahip ve farklı anadille konuşan bir aileyle bir yıl geçirmek... Gerçekten artıları olan, değerlendirilmesi gereken bir program.

Nasıl AuPair Olunur?       

       Bu soruyu Google'a sorduğunuzda bir düzine yazı çıkacağı için bununla ilgili ayrıntılı bir şey yazmam gerektiğini düşünmüyorum. Benim bildiğim kadarıyla Türkiye'de bu işi yapan iki şirket var. Ben Ozman'la çalışıyorum. Ozman Amerika'da EurAuPair şirketiyle çalışıyor. Linki burada;

http://ozman.com.tr/

        Nelere ihtiyacınız var; hangi belgeleri toplamalı, ne yapmalısınız? Hepsinin cevabını iletişime geçerek öğrenebilirsiniz. Ancak çok kısa bilgi vermem gerekirse; ehliyet sahibi olmanızın şart olduğunu söyleyebilirim. Çünkü ailelerin %90'ı çocuklarını okula getirip götürecek bir "ablaya" ihtiyaç duyuyor ve programa o yüzden başvuruyor. Çünkü çok uzun saatler çalışıyorlar ve evde yoklar. Kendinizi tanıtan, ses ve görüntü kalitesi iyi, iyi bir İngilizce'ye sahip bir video çekmeniz gerekiyor. Önceki tecrübelerinizi referans olarak göstermeli ve gelecekteki "host-family" için niyet mektubu yazmalısınız.
        Siz kimsiniz? Hobileriniz nedir? Nerede okuyorsunuz veya nereden mezun oldunuz? Neden AuPair olmak istiyorsunuz? Sizi "en iyi aday" yapacak özellikleriniz nedir? Kendinizi çok iyi tanıtmalısınız, kendi reklamınızı kendiniz yapmalısınız.

Not: Pasaportunuzun dönüş tarihinizden 6 ay sonrasına kadar geçerli olması gerekiyor.

Süreç Nasıl Devam Ediyor?

        Her şey tamam; videonuz hazır, belgeleriniz hazır ve online oldunuz! Tebrikler! Peki sonra ne olacak? Şunu hatırlatmakta fayda var; hiçkimse size, ne zaman bir aileyle eşleşeceğinizin garantisini veremez. Çünkü durum herkes için farklı işliyor. Bir gün içinde aile bulan da var 4 ay sonra bulan da... Buradaki asıl mesele; aileyi ne zaman bulduğunuz değil, sizin için en doğru aileyi bulmanız. Çünkü onlarla bir yıl yaşayacaksınız ve ailenin bir parçası olacaksınız. Sırf Amerika'ya gitmiş olmak için önünüze gelen ilk aileye olumlu dönüş yapmayın. Aklınıza takılan her şeyi sorun. Yabancı bir ülkede, yabancı bir ailede yaşayacaksınız. Her şeyi öğrenmeye hakkınız var. 

       Online olduktan sonra, eğer bir aileden mesaj alırsanız, sistem size mail atıyor. Ancak siz yine de gün aşırı kontrol edin. Ben öyle yapmıştım. Üniversitedeki son dönemimin  son birkaç ayına denk geldiği için sürekli bakma gibi bir durumum olmamıştı ancak mümkün olduğu kadar sık kontrol etmiştim.

Not: Ozman, verdiği İngilizce derslerde, ailelerin görüşme sırasında neler sorabileceği ile ilgili bilgi veriyor. O kısımları kaçırmayın ve kendiniz de bireysel olarak evde çalışın. Lütfen soruları ve vereceğiniz cevapları ezberlemeyin! Her sorunun farklı sorulma şekilleri vardır. Kağıtta yazanın aynısı çoğu zaman gelmiyor. 


Yazıların çok uzun olmaması adına, ailelerle olan deneyimlerimi bir sonraki yazımda anlatacağım...