13 Nisan 2021 Salı

Being an AuPair in USA / Amerika'da AuPair Olmak III


Vize Görüşmesi


    Onları da bu derde ortak etmek için ailenizle beraber gideceğiniz yüksek güvenlikli mekan; ABD KONSOLOSLUĞU!!!!!
    
    DA DA DANNNNNNNNNNNNN!

    Eğer gideceğiniz konsolosluk size çok uzaksa (başka bir şehirdeyse mesela) lütfen maillerinizi 5-10 kez kontrol ediniz. Çünkü ben etmedim...



    Aileyi buldunuz, bir de üstüne eşleştiniz. Her şey güzel. 

    Sırada, Amerika vize görüşmesi var!

    Şirket sizin için bir tarih ve saat ayarlıyor. Mesela diyelim ki 21 Temmuz 14:30. (Aradan neredeyse 2 sene geçtiği için vize görüşme tarihimi net olarak hatırlayamıyorum.) Görüşmeden bir saat önce orada olacakmış gibi plan yapmalısınız. Dünyanın bin türlü hali var. Geç kalmaktansa erken gitmek daha iyidir. Size götürmeniz gerektiği söylenen bütün belgeleri yanınıza alın. Evden çıkmadan önce birkaç kez kontrol etmeyi de ihmal etmeyin.

    Şimdi asıl uyarım geliyor... MAİLLERİNİZİ KONTROL EDİN. Çünkü bazen size verilen randevu saati konsolosluk tarafından değiştirilebiliyor(muş).  Ben de bilmiyordum. Öğrenmiş oldum.



    21 Temmuz'da, randevu saatimden bir saat önce, İstanbul ABD Konsolosluğu karşısındaki cafede yerimi almıştım. Bomba gibiydim. Bana sorulması muhtemel soruları yutmuştum. Eşyalarımı anneme bıraktım ve vize görüşmem için sıraya girdim. Güvenliğe geldim. 

    Ama o da ne? Bana verilen kod bir türlü sistem tarafından okunmuyordu. Kulaklarımın kızardığını hissediyordum. Çünkü güvenlik randevu bilgilerimi bulamıyordu ve ben de randevumun o saatte ve tarihte olduğunu iddia ediyordum. Bu iddialaşma birkaç dakika daha devam etti ve en nihayetinde randevu tarihimin geçmiş olduğu anlaşıldı. 

    Nasıl mı? Sistem 21 Temmuz'dan önce randevum için bir boşluk bulmuş ama ANKARA'da. Bununla ilgili bana mail gelmiş ve ben onu görmemişim. 

    Hem görsem de sanki yarım saatlik mesafe... Yine gidemezdim zaten.

    Olayın şokunu atlatır atlatmaz yarı ağlar bir ses tonuyla şirketimi aramıştım ve durumu açıklamıştım. Tekrar ödeme yapmam gerekmeden bana yeni bir randevu ayarlamışlardı. 

    


    İkinci randevuma tek başıma gittim. (Çünkü konsolosluk karşısındaki cafelere eşyalarınızı bırakabiliyorsunuz.) Bu sefer neredeyse hiç heyecanlı değildim. Eh, alışmış kudurmuştan beterdir. 

    Randevu saatim gelince güvenlikten sorunsuz bir şekilde geçtim. Vize görüşmem yaklaşık 5 dakika sürdü ve çok kolay bir şekilde vizemi aldım. Hiçbir sorunla veya absürt soruyla karşılaşmadım. Görevli gayet sakindi ve çok açık bir İngilizce ile konuşuyordu. 

    "Daha önce çalıştın mı?" "Neden Amerika'ya gitmek istiyorsun?" "AuPair programı nedir?" "Gideceğin aile ne iş yapıyor?" "Çocukların isimleri ve yaşları neler?" "Gideceğin evin adresi nedir?" 

    Gayet basit ve gelmesi kuvvetle muhtemel sorulardı. Bu nedenle vize görüşmem oldukça kolay ve başarılı geçmişti. 

    O güne dair hatırladığım en net şey ilk hissim. "Tamam." demiştim. "Oldu bu iş, gidiyorum."



Çanta Hazırlamak


    Bu konuda uzun uzun yazmama gerek yok sanıyorum. Verebileceğim en büyük tavsiye gideceğiniz ilk iki mevsime göre eşya götürmek. Sonraki iki mevsim için Amerika'dan da ihtiyaçlarınızı karşılayabilirsiniz. 

    İki bavul ve bir el çantası hakkınız oluyor. Ben bavulumu Eylül'de geliyor olduğum için sonbahar ve kışa göre doldurmuştum. Yazlık pek bir şey almamıştım. Hatta yarı yılda 2 haftalık tatil hakkımı Türkiye'ye gitmek için kullanırım, bıraktığım eşyalarımı da almış olurum diyordum ama öyle olmadı malesef. Tüm dünya bir gavur virüsün pençesine düştü... 

   

    Bir başka tavsiyem para biriktirmek isteyen kızlarımız için; roll-on, ağda ve deodorantlarınızı Türkiye'den alın. Amerika'da bu tarz ürünler biraz tuzlu olabiliyor. Ben neredeyse yarım yıllık kişisel bakım ürünümü Türkiye'den getirmiştim ve o tarz şeylere burada hiç para harcamamıştım.

    Ancak tabi ki seçim sizin! Belki getirmek istediğiniz, vazgeçemeyeceğiniz çok fazla kıyafetiniz vardır ve deodorantlarla bavulunuzu doldurmak istemiyorsunuzdur. Of course, why not.

    Unutmayın! Ne kadar ağır bir bavul getirirseniz getirin, onu taşıyacak olan SİZSİNİZ. Benim iki koca bavulum, laptop ve sırt çantamla pek güzel anılarım olmadı... 


Oryantasyon

    Herkesin ilk durağı; NEW YORK! 

    AuPair olarak Amerika'nın herhangi bir eyaletine gidecek her kız, önce New York'taki oryantasyona katılır. 


    Benim şirketim EurAuPair oryantasyonu West Side YMCA'de, Central Park'ın hemen dibinde organize etmişti. Konum mükemmeldi. Times Square, Central Park, Rockefeller ve daha nicesi hemen yürüme mesafesinde! Amerika rüyasının içine balıklama dalmak gibi bir şey!

    Oda konusunda da şanslıydım çünkü birçok aupair arkadaşımın aksine tek başıma kalıyordum. Manzaram da pek güzeldi. 






(Odamdan New York City manzarası)






    YMCA'in en kötü tarafı ortak kat banyoları ve duşların yarı transparan olması... 

    Konumu harika. 



    Oryantasyon haftasında bize sabah-öğle-akşam için yemek fişleri vermişlerdi. Bu sayede yemeğe çok para harcamamız gerekmemişti. Anlaşmalı oldukları restoran oldukça küçük ve şirindi. Müşteriler genelde yaşlılardan oluşuyordu ve ben ilk kez BACON ile orada tanışmıştım!

    Canım bacon... Güzel bacon...



    Oryantasyon bana çok şey kazandırdı mı? Ehh...

    Olmazsa olmaz mıydı? Ehh...

    Eğlendim mi? EVET.


    Bir şeyler öğrenmek açısından değil ama ortama ısınmak ve dünyanın her yerinden gelmiş olan aupairlerle kaynaşmak için mükemmel bir imkan; oryantasyon. Yapılan aktiviteler de oldukça eğlenceli geçmişti. (Yanınıza, oryantasyonda göstermek için, Türk bayrağı almayı unutmayınız!) Biz Türk grubu olarak 3 kişiydik. Buradan Esra ve Selin'e selamlar! 

    Brezilya grubu en kalabalık gruptu ve kendi ülkelerinden bize birkaç çeşit yiyecek getirmişlerdi. Sanırım en iyi ülke sunumu onlarınkiydi. 

   

    Not: Asla İngilizce seviyeniz için endişelenmeyin. Benim tanıdığım birçok Türk aupair buraya Beginner olarak geldi ve bir sene içinde de Upper-Intermediate seviyesine yükseldi.

    Çünkü başka şansımız yok. Ya İngilizce ya İngilizce. 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder